AM Modulasyon

AM terimi, İngilizce‘de genlik modülasyonu anlamına gelen iki kelimenin baş harflerinden oluşturulmuştur. İsminden de anlaşılacağı gibi AM‘de asıl olan genliğin değişimini sağlamaktır. Bunun için taşınacak sinyal kendinden daha yüksek frekansa sahip bir sinyalle çarpılmaktadır. Matematiksel analiz yapıldığında, iki sinyalin çarpımıyla elde edilen sinyalin, taşıyıcı sinyalin frekansına yakın bir frekansa sahip olur.

Analog

Zamanın sürekli fonksiyonu olan sinyallerdir. Bir başka deyişle sürekli değişim gösteren sinyallerdir.

Azimuth

Gerçek Kuzeye göre yatay açı anlamına gelmektedir. Yatay doğrultuda uydu anteninin belli bir uyduya doğru bakması gereken doğrultudur. Yatay doğrultuda uydu anteninin belli bir uyduya doğru bakması gereken doğrultudur. Pusuladan bakıldığında 0 derece Kuzey, 180 derece Güney olacaktır. Çanak anteninize saat yönünde yaptıracağınız hareket sonucu oluşan açıdır.

Bakış Açısı

Çanak antenin uydudaki yayınları sorunsuz bir şekilde alabilmesi için uyduya doğru bakması gereken açı.

Bant Genişliği

Bant genişliği (band width) frekans spekturumda tanımlanmış frekans aralığıdır. Ayrıca, uydudan yapılan TV, radyo, İnternet  gibi yayınların kullanmış olduğu kapasite için de kullanılır.

BSS

İngilizce "Broadcast Satellite Service" kelimelerinin baş harflerinden oluşan kısaltmadır. “TV/radyo Uydu Yayını” anlamına gelmektedir.

Çanak Anten

Uydudan gelen sinyalleri toplayan parabol geometrisinde bir antendir.

Clarke Kuşağı

Arthur Charles Clarke‘ın kendi ifadesiyle: "...Yeryüzünden tam doğru mesafedeki bir yapay uydu her 24 saatte bir tur yapacaktır. Yani böyle bir uydu yerden bakıldığında aynı noktada kalır ve yeryüzünün neredeyse yarısı tarafından da optik olarak görülebilir. Doğru yörüngede olan ve birbirinden 120 derece açıda bulunan bu aktarıcı istasyonları tüm gezegene televizyon ve mikrodalga kapsama alanı sağlayabilir.

Compression (Sıkıştırma)

Kullanılan bant genişliğinin azaltılması, en etkili şekilde kullanılması için ses ve görüntü sinyallerinin bandt genişliğinin azaltılmasına yönelik yapılan işlemdir. Sıkıştırılan sinyal, uydu “transponder”ında daha az yer kaplar ve uydudaki transponder kapasitesini daha etkili olarak kullanılır.

dB

Desibel, sinyal şiddeti, volüm veya direnç yüzünden sinyal zayıflama miktarının logaritmik ifadesi olan bir analog ölçü birimi.

Demodulation

It is the procedure of receiving back the information a carrier's signal modulated on a carrier.

Dijital

Herhangi bir zaman aralığında belirli değerler alan sinyallerdir. Dijital sistemler temel olarak “0” ve “1” değerlerinden oluşmaktadır.

Downlink

Sending a signal, which is sent to satellite, to the earth.

EIRP (Equivalent Isotropic Radiated Power)

“Transponder”dan antene iletilen gücün uydu anteninin kazancıyla çarpılmasıyla elde edilen değerdir.

Elevation (Yükselme Açısı)

Uydu anteninin belli bir uyduya doğru düşey doğrultuda bakış açısı. Çanak anteninizi yukarı veya aşağıya doğru yaptıracağınız hareket sonucu oluşan açıdır.

Interference

It is the phenomenon of unintentional interference (frequency interference) of signals going up to a satellite or sent from a satellite with all kinds of receiver-transmitter stations and with other satellites.

FM Modulasyon

Bu modülasyon türünde iletilmek istenen sinyal, taşıyıcı sinyalde bir faz farkı oluşturmaktadır. Böylece frekansı zamanla değişen bir sinyal elde edilmektedir. Oluşturulan sinyalin frekansındaki değişimler, iletilmek istenen sinyalin değişimlerinin göstergesidir. Oluşan sinyalin frekansı, taşıyıcı sinyalin frekansına yakın değerlere sahiptir. Bu yöntemde de iletilmesi gereken sinyal, kendi frekansından farklı bir frekans ile iletilmektedir.

FSS

İngilizce "Fixed Satellite Service" kelimelerinin baş harflerinin kısaltılmasıdır. “Sabit Uydu Yayını” anlamına gelmektedir.

G/T (Kazanç-Eşdeğer Gürültü Sıcaklığı Oranı)

Uydu veya yer istasyonu alıcısının kalitesini belirlemek için kullanılan bir parametredir.

High Definition Television

Mevcut PAL, NTSC standartlarına göre resim kalitesini çok büyük ölçüde arttıran video işaretlerinin çözünürlüğünü yükselten teknoloji. Günümüzün NTSC televizyonlarından yaklaşık iki kat yatay, iki kat dikey fazla çözünürlüğe, günümüzün standart televizyonlarından beş kat daha fazla görüntü bilgisine ve CD benzeri ses kalitesine (6 kanallı CD quality surround sound) sahiptir.

INMARSAT

İngilizce "International Maritime Satellite Organization" kelimelerinin kısaltmasıdır. Uluslararası denizcilik uydu teşkilatı.

INTELSAT

İngilizce "International Telecommunications Satellite Organization" kelimelerinin kısaltmasıdır. Uluslararası haberleşme uydu teşkilatı.

ITU

İngilizce "International Telecommunications Union" kelimelerinin kısaltmasıdır. Uluslararası Haberleşme Birliği.

Jeosenkron Yörünge (Yere Eşzamanlı Yörünge)

Uyduların sonsuz sayıdaki yörüngelerinden ancak bir tanesinin yeryüzündeki herhangi bir noktaya göre pozisyonu sürekli sabit kalmaktadır. Bu yörünge ekvator düzlemi üzerinde dairesel ve üzerindeki uydu hızının, Dünya‘nın kendi ekseni etrafındaki açısal hızına eşit olduğu özel ve tek bir yörüngedir. Bu yörünge jeosenkron (yere eşzamanlı) uydu yörüngesi veya Clarke yörüngesi olarak adlandırılır ve yeryüzüne olan mesafesi 35.784 km’dir. Uydunun böyle bir yörüngede Dünya’ya göre sabit kalması üç koşulla belirlenir:

a-     Uydunun Dünya ile aynı yönde dönmesi

b-     Ekvator enleminde bulunması,

c-      Uydunun 23,94 saatte tam bir dönüş yapması.

Ku-Bant

Avrupa standartlarına göre frekans tayfında Uplink: 13750 MHz / 14500 MHz Downlik: 10950 MHz - 11700 MHz ve 12500 MHz - 12750 MHz bant aralığıdır.

LNB (Low Noise Block Convertor)

Uydudan gelen sinyali güçlendiren ve güçlendirilmiş sinyalin frekansını dijital uydu alıcısına uygun frekansa indiren elektronik bir ekipman.

Modülasyon

Taşındığı ortam, sinyal üzerinde bazı olumsuz etkiler göstermektedir. Dış dünyadaki değişimler veya diğer sinyaller, taşınan sinyalin bozulmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra, ortamın getirdiği bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Bu nedenle, sinyalin mümkün olduğunca az bozunuma uğraması için, sinyal üzerinde bazı işlemler gerçekleştirilmektedir. Bir başka deyişle sinyalin taşındığı ortama uygun hâle getirilmesi için işlenmesi gerekmektedir. Sinyale istenilen yapıyı kazandıran bu işleme modülasyon denmektedir.

MPEG

Dijital teknolojiye geçişte yaşanan sorunları gidermek, tüketiciyi de dikkate alarak evrensel bir standart belirlemek ve bu standardı geliştirmek için Dünya’nın önde gelen telekom kuruluş ve araştırma gruplarının katılımıyla MPEG (Motion Picture Experts Group: Hareketli Resim Uzmanları) adı verilen bir heyet oluşturulmuştur. Bu heyet, Dünya’nın birçok bölgesindeki haberleşme mühendislerinin yaptığı çalışmaları derleyerek, bunlar üzerinde yaptığı titiz çalışmalar sonucunda tüm ülkelerin kabul edebileceği uluslararası standartlar hazırlamıştır. Heyetin hazırladığı standartlar ise MPEG-1, MPEG-2  vb.’dir. Söz konusu heyetin yaptığı işler ise uygulamasına göre “video” ve “audio” kodlamada Dünya’daki genel standardı belirlemek; sistem değerlendirmeleri için uygun prosedürler hazırlamak ve geliştirmek;bit grubunu iletmek, kodlamak, çoğullamak; kodunu çözmek için çatısını belirlemek ve bu işlemlerde kullanılan cihazları ortak bir standarda getirmek şeklinde gruplandırılabilir.

MPEG-1

MPEG gurubunun oluşturduğu ilk standarttır. 1,5 Mbit/s değerinde digital “video” ve “audio”yu kapsar; VHS kalitesine eşdeğerdir. CDIC (Compact Disc Interactive), CD oynatıcıda ve multimedya PC‘lerde televizyon kalitesinde yayın elde etmenin en kolay yöntemi olarak üretilen “decoder” (şifre çözücü) çiplerde bu yöntem geliştirilip kullanılmıştır. Bu standarta ek olarak geliştirilen bir sistem de, aynı anda birden fazla sinyali birleştirerek, tek bir sinyal hâlinde uyduya transfer edebilme imkânı sağlanmıştır. MPEG-1 profesyonel televizyon teknolojisinde kullanılmak amacıyla geliştirilmiştir.

MPEG-2

Dijital TV teknolojisindeki gelişmeler daha karmaşık bir standart oluşumuna yol açmıştır. MPEG-2 olarak tanımlanan bu standart, 2 - 15 Mbps veri oranlarını kullanarak yerel standart kalitesinden HDTV kalitesine kadar her kalitede yayın standardını tanımlayan esnek bir yapıya sahiptir. MPEG-2 standardında çalışan bir decoder, MPEG-1 standartlı yayınları çözebildiği gibi CCITT H216 standardı olan video telefon yapısında olan sinyali alıp işleyebilir. Bu özelliğe sistemin önceki sistemi destekleme özelliği anlamına gelen “backward compatible” denilmektedir. Standartlar kodlama aralığı ile sıkıştırma tekniklerinden oluştuğu için, zamana (gelecekti gelişmelere) karşı kullanırlığını yitirmemesi için geliştirilen sistemlerin önceki standartları da içererek bir önceki sistemi çöplüğe atması önlenir.

Polarizasyon

Elektromanyetik sinyal kendi doğrultusunda giderken “aşağı yukarı” ya da “sağa sola” hareket eder. Polarize eden yani kutuplaştıran filtreler ise sinyalin sadece bir yönde titreşen dalgalarının geçmesine izin verir. Işığın böyle tek yönlü titreştirilmesine polarizasyon (kutuplaştırma) adı verilir.

Salınımlı Yörünge

Jeosenkron uyduların açısal hızları Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki açısal hıza eşit olduğundan yeryüzündeki kapsama alanları sabittir ve bu uyduların yer yüzeyinden uzaklığı 35786,4 km‘dir. İdealde uydunun bu konumunu koruması beklenirken, Güneş’in, Ay’ın ve diğer gök cisimlerinin çekim etkisi, Dünya’nın şeklinin tam yuvarlak ve homojen olmaması, Güneş ışınlarının itme etkisi gibi sebeplerden dolayı uydunun enlemi (ekvatoru referans alarak), gün içinde ± i (inclination) aralığında dalgalanmakta, boylam değeri ise “eccentricity” (yörüngenin elipslik oranını gösteren parametre) ile orantılı olarak gün içinde salınmaktadır. Jeosenkron bir uydunun ömrü uydu işletmecilerinin de benimsemiş olduğu bir strateji olarak salınımlı (inclined) yörüngede çalıştırmak suretiyle uzatılabilir. Bu durumda periyodik olarak gerçekleştirilen manevralardan Kuzey manevraları artık yapılmayacak ve doğal artış eğilimi olan “inclination” açısı serbest bırakılarak uydu “inclined” yörüngede kontrol edillecektir. Fakat, bu durumda uydu haberleşme sistemleri uydunun boylam ve enlemdeki değişimlerine karşı çok hassas olduğu için uydudan gönderilen sinyaller ancak izleme (tracking) üniteleri olan antenler tarafından alınabilecektir.

SCPC (Single Channel Per Carrier)

İletişim için gerekli olan her bir link için uyduda bir taşıyıcının, yani frekans aralığının, tahsis edilmesidir. Böylece hızlı, güvenli ve ölçeklenebilir her türlü link ihtiyacı karşılanabilmektedir.

Tracking

Bir antenin uydudan gelen sinyaldeki bozulmayı minimize edecek şekilde uyduyu takip etmesidir.

Transponder

Uyduya gelen sinyali alıp, güçlendirip, frekansını uydu alış frekansına inerek, sinyalin kapsama alanında belirlenen bölgelere inişini sağlayan ve uyduda bulunan elektronik ekipmanların tümüne verilen ad.

Uplink

Bir sinyalin aktarma yapılabilmesi için uyduya gönderilmesine veya yer istasyonundan uyduya erişim işlemine temel olarak uplink denir.